Ramazan ayı her yıl yeni bir ümitle bekleniyor. Hayırlara vesile olması, bereket getirmesi, İslam âleminde ve dünyada barışa zemin oluşturması için bir ay boyunca evlerimizde ve camilerde bu güzelliklerin hayat bulması için eller Sema'ya açılır bilinen en güzel dualar okunur.
Ramazan ayının gelmesi ile Müslümanlar yapmaya hazırlandıkları ibadetler için biraz daha özen ve itina ile hazırlanırlar. Gün boyu oruçlu olduğu için her anı ibadet kabul ederek hassasiyeti elden bırakmaz. Bütün günü yemeden, içmeden aç kalmanın ne olduğunu kendi bünyesinde yaşar. Nefsine ve dimağına hoş gelen her şeyden (hiçbir kanuni engel ve kontrolcü olmadan) belli bir müddet uzak durarak ruhuna itaati yaşatır.
Çünkü bir ay boyunca İlahi emirlere uymaya azami gayret sarf ederek oruç tutmanın maddi boyutuna odaklanır. Bütün bunları yaparken de aynı anda mana boyutuyla da bütünleşmiş olur. Bunun sonucu ruh ile bedenin uyum içinde olduğu bir anda dualar çok daha samimi olur ve derinlerden gelip yücelere ulaşır. Böyle zamanlarda dualar mutlaka karşılık bulur ki; insan içinde bir huzur hisseder.
Ramazan ayına mahsus ibadetlerin sonucu başka zamanlarda büyük külfetlere mal olacak, milyonlarca ihtiyaç sahibi insana ulaştırılan maddi yardımlar hiç kimsenin bütçesini zorlamadan yapıldığına şahit oluyoruz. İftar yemeklerinde bir araya gelerek bir kaynaşma ve dayanışma ortamı oluşması bu aya "Berekêt ve Mağfiret" ayı denilmesine sebep olan örneklerden sadece ikisidir.
Belki de biz arzuladığımız huzur ve bereketi fark etmemiş olabiliriz. Fakat hepimiz zor anlarımızda kavuştuğumuz imkânların bizi ne kadar mutlu ettiğini ve sevindirdiğine şahit olmuşuz. O, anda dilimizden dökülen duaların ne kadar içten ve samimi bir yakarış olduğunu da hepimiz muhakkak nefsimizde yaşamışız. Buradan hareketle sıcak bir çorbaya muhtaç olan birine bir çorba ikram etmek, kendi imkânlarıyla alamayacağı bir yiyeceği veya bir giyeceği sizin yardımlarınızla elde eden bir ihtiyaç sahibinin dilinden dökülen dualar muhakkak kabul görür ve dünyamızda bir huzur iklimi oluşturur.
Bu duygu ve düşünceler ile Bayram namazına gelmeden önce, bu ayın sonunda yapılması gereken en önemli görevini de yaparak saflara katılır. Tuttuğu oruç, kıldığı namaz, okuduğu zikirler, kötülüklerden ve haramdan sakınarak bir ayı yaşamak kendisi için bir fayda sağlar. Fakat verdiği fitre ve zekât, işte dualarımızı süsleyen o güzel temennilerin hayata geçmesini sağlayacak. Onun için fitresini vermeden Bayram yaparsa bütün bu yaptıklarının eksik olacağına inanır. Bayram sabahı çok daha kalabalıkların camilerde saf-saf dizilerek bu güzel duaları tekrar okuyarak artık bayram etmeye hazırlanır.
Bu vesile ile başta okuyucularımız olmak üzere tüm Müslümanların Ramazan ayını kutlar tutacakları orucun ve yapacakları diğer ibadetlerinin kabul olmasını temenni eder ve yine baştaki duamızı tekrarlayalım. İnşallah bu mübarek ay İnsanlık âlemine bereket ve barış, Dünyamıza da huzur getirir.